22 Ağustos 2011 Pazartesi

Şekersiz çay

Hayattan beklediğim bir şey vardı hep, bilmediğim ama beklediğim. Bir şeyler eksikti hep, ya da hiç bir zaman tam olamamıştım.

Sözün dönüp dolaşıp sessizliğe vardığı yer, günün battığı, gecenin çıkmadığı bir an, ezberinde olan bir şarkıda sesinin yetmediği o nota...

Bir şair edasıyla dokunmak yetersiz kalabilir kelimelere, sözün sahibinin hisleri anlamsızlaşabilir başka dudaklarda, yazmak yetmez çoğu zaman, marifet biraz da okuyanda...

Zincirleme isim tamlaması yetersiz kalır kimi zaman, bir nesneyi anlatmaya. Sıfatlar anlamlarından uzaklaşır, uzaklaşır, uzaklaşır... Yazan utanır, okuyan utanır...


Bilmek yetmez çoğu zaman, anlamak kifayetsiz... anlatamadıktan sonra bütün çabaların beyhude, bütün emeğin çaresiz...


********


Tespit: Hayat biraz çaya benziyor zannımca. Çocukken kaşık kaşık şeker attığın, içilebilir kılmaya çalıştığın... Büyüdükçe, şekeri bıraktıkça, asıl tadına vardığın...

18 Ağustos 2011 Perşembe




Kelimeleri toparlayamıyorum, yangın yerindeyim sanki, ellerim yara bere...
Yüreğimde koca bir boşluk, yer kalmıyor kendime...
Söylenen son cümlenin öznesiyim sanki, söylendim ve kaldım noktanın idam edildiği yerde.
İçtim, içtim, içtim, yağmurdan dilime düşen payı ve sustum, fazlasına hakkım yoktu, biliyordum...
Yağmur neden değmez boşluktaki kelimelere?

7 Ağustos 2011 Pazar

Sevebilme ihtimali




Bir ihtimaldi her şey... bir orantı...
Bir kelimenin doğru cümlede doğru anlama gelebilmesiydi... ve ben ve sen karar verememiştik ortak bir cümlede dile geleceğimize.
Sessizlik de bir ihtimaldi... ve ben ve sen ihtimal vermemiştik tutulan nefeslerde tükeneceğimize.

Bir ihtimaldi her şey... yalnızca bir orantı...