16 Şubat 2014 Pazar

Replay

Havalar güzel, güneş açmış, umutlar; kapımızda yüzünü gösteren bahar kadar taze, bu memleketin insanları alışmış olsa gerek adaletsizliğe, ki hala umutla sokaklarda yürüyorlar. Son zamanlarda yaşananlara ve öncesine dair bir vatandaşın küçük bir serzenişi olacak bu yazım.

Bugün Can Dündar'ın bir yazısını okudum, özetle diyor ki "bu memlekette yalan çok". Etrafımdaki insanlara hep şunu söylerim "Eğer ki bir kurumda aynı fikirdeki insanların çoğunluğu yüksek ise oradan adalet beklemeyin".
Sol ya da sağ kesim farketmez, ne zaman bu memlekette kurumlara aynı fikirde insanları yığdılar, o zaman ortalığı pislik götürmeye başladı. Herkesin kendince haklı nedenleri vardı ve hiç kimse suçlu değildi. Yapılan bütün yanlışlar sümen altı edildi, doğrular farklı fikirli insanlarca dile getirildiğinde yok sayıldılar. Sol ya da sağ kesim farketmez, Başta Anayasa Mahkemesinde, sonra TSK'da CHP çoğunluğu olduğu dönemlerde, yakın zamanda AKP sandığımız ama sonradan AKP tarafından oralara getirilen Cemaat olduğunu anladığımız Emniyet ve Adli kurumlarda fikir ortaklığının ne kadar tehlikeli olduğunu görüyoruz. Ortak fikir, maalesef Din'den nemalansa da Din dışı olarak cerayan ediyor ve kötü tarafı aksini iddia ettiğinizde de aforoz ediliyorsunuz. Demem o ki, kökeni ne olursa olsun ortak fikir bu memleketin en tehlikeli problemidir.

Sadece kurumlara indirgemek de esasen benim yanlışım olur. Çünkü büyük problemlerimizden biri de Halk'ın ne zaman nerede patlayacağı belli olmayan hassas bir bomba olması. Bizim memleket kola şişesi gibidir, biraz sallarsanız çok rahat etrafı kirletebilirsiniz (Sivas, Maraş, Sağ/Sol Kavgaları, vs...). Saf'lık demek biraz saf'lık olur, cehalet bu tanıma cuk oturuyor çünkü. Kimisinin ki okumuş/cilalanmış/ikna edici cehalet, kimisinin ki saf/kolay kandırılır cehalet. Cehalet ve cehaleti kullanan fikir halk çoğunluğuna ve yahut güçlü çoğunluğa sahip olduğu zaman Allah sonumuzu hayır getirsin.

Bunca zaman oldu yaşım ilerledi, gördüklerimden de duyduklarımdan da usandım. Aynı filmi tekrar tekrar izleyip de her seferinde ilk kez izliyormuş gibi heyecanlanmaktan da yoruldum. Bu memlekette her ne olursa olsun yapanın yanına kar kalıyor olması yıpratıyor beni. "Farklı fikirlerde, farklı kültürlerde, farklı dillerde ve dinlerde medeniyetler beşiğiyiz" yalanına artık kendi adıma kanmıyorum. Bir beşikteyiz doğru, ancak uyutulduğumuz ve kendi irademizle uyuduğumuz gerçeğini atlamamız gerekiyor.

Ne zaman fikir çoğunluğu yerini başka bir fikrin çoğunluğuna bıraksa memlekette "intikam" rüzgarları esmeye başlıyor. Gelen gidene hain muamelesi yapıyor, keza o fikri paylaşanlara da. Bir dönem Başörtüsünü savunanlar irticacı/geri kafalı/kandırılan ahmaklar/beyni yıkananlar/ idi, şimdilerde savunmayanlar özgürlük düşmanı/bölücü/anti demokrat/ oldular. "Yahu kimsenin vicdanı yok mu bu memlekette?" demek geliyor içimden, nasıl oluyor da fikirlerinizi kusursuz addedebiliyorsunuz? Her iki fikrin de yanlış olabileceğini düşünmüyorsunuz? Ve neden fikir çoğunluğunun liderleri Kara'ya Ak derken, yanlışlığını bilenler "O öyle değil Başkan!" diyemiyor? İşte bu yüzden ben bu memlekette siyasetten ve seçimlerden korkuyorum, çünkü bu memleket "Türklüğü" ve "Cesareti" ile övünürken aslında korkaklığını bastırmaya çalışıyor. Allah'a "iman" ederken Lider'lerinden ve Lider'lerinin yapabileceklerinden korkuyorlar, bu da silsileli olarak vatandaşa kadar iniyor, imam osurduğunda cemaat'e de sıçmak düşüyor çünkü.

Ben nasıl bir memleket görmek istiyorum diye düşünüyorum zaman zaman, bir kısmı şöyle:

1. İnsanların inandıkları fikri kusursuz olarak görmediği bir memleket istiyorum.
2. İnsanların hatalı olduklarını kabul ettikleri bir memleket istiyorum.
3. Vatandaşların Siyasi Liderlere "iman etmedikleri" bir memleket istiyorum.
4. Komşunun komşuya farklı fikirlerde/dinlerde/ırklarda diye hakaret etmediği bir memleket istiyorum.
5. Hükumetlerin Muhalefetleri yok saymadığı bir memleket istiyorum.
6. Muhalefetlerin laf değil, iş ürettiği bir memleket istiyorum.
7. Vatandaşların memleketine sadece seçimlerde ve savaşlarda sahip çıkmadığı, her zaman "Vatan" inancı taşıdığı bir memleket istiyorum.
8. Kul hakkı yemeyen, yiyenlere göz yummayan/ortak olmayan/ses çıkaran/ses çıkaranları takdir eden insanların yaşadığı bir memleket istiyorum.
9. Mahkemelerde, TSK'da, Emniyette, Hükumette ve dahi en küçük kurumunda Adaletin tecelli ettiği, insanların fikirdaşlarına/dindaşlarına/hemşehrilerine/arkadaşlarına iltimas geçmediği, kendilerinden farklı düşünenleri kurumlardan ihraç etmedikleri bir memleket istiyorum.

Çok şey mi istiyorum? Evet
Karamsar mıyım? Çok

"Her zaman umut vardır." / Yüzüklerin Efendisi