27 Eylül 2009 Pazar

Suskunluklar yetmez mi?

Blog yazmaya başladıktan sonra elime kalem alıp da 2 satır yazmak zor gelir oldu. Oysa yanlış yazılmış bir kelimenin, değiştirilmiş bir cümlenin üzeri karalı görüntüsü çok hoştur. Çünkü emek harcandığı ayan beyan ortadadır. Kalem ve kağıt samimiyet doğurur. Bir bilgisayarın başına geçip yazıp silip [back space] tekrar yazıp tek bir iz bile bırakamamak acıdır. Biraz Umut Sarıkaya vari bir hüzün oldu bu ama kalemi, kağıdı, kalem yemeyi, karalamayı, düşünürken kağıdın köşesine bir şeyler çizmeyi çok severim ve bu sevgiyi kaybetmek üzereyim.


Kitaplığımın üst rafında ajandalarım durur. Sağdan soldan hediye gelmiş, fi tarihinin ajandaları [ziraat bankasının ajandası var ne alakaysa :) ]. Genelde şiir yazmak için kullanırım. Yaklaşık 10 tane ajandam olmuş. Hepsinde de bir şeyler yazılıdır. Bir aralar bunlarda yazılı olanları fatihcelik.net'de yayınlardım. Gel zaman git zaman soğudum buraya eklemekten. Şimdilerde de pek bulaşmıyorum şiire.

******************

FriendFeed'ten Tuğçe Bilgin düşürdü aklıma: 3D animasyon. Daha üniversite tercihlerini yaparken Tıptan bir anda Bilgisayar Mühendisliğine dönmüştüm. 9 tercihimin hepsini de Bilg.Müh. yazmıştım. Çünkü o zamanlar animasyon filmi yapacağımı düşünüyordum. Keyifli bir meslek olacaktı güya. Ama daha hiç bulaşamadım. Yarın Cinema 4d yükleyip küçük bir girişimde bulunabilirim. İşe yarar bir şeyler çıkardığımı görürsem devam ederim. Teşekkürler Tuğçe, iyiki hatırlattın :)

****************


Bir bankın yalnızlığını paylaşmaksın Bahariye 'de
Saatlerce papuçların sessizliğini dinlemeksin
Bazen sahili görmemeksin düşercesine
ve hatta gözlerini kapatıp su üzerinde yürüyememeksin
senle dolu yaşları bir anlığına
gözlerimde görememek
ve hayata kendi dilinde
yalan söylemeksin.

Salıncakla göklere değmek istersin
yaşsız bir çocuğu sallarım ellerimle
bulutlara dokunup düşersin

Biliyorum
bir yerde adı "geçmiş" 'tir anıların
ve arkana bakmamaktır seni yaşatan

Zamanı bozdurursun sarraflara
gelecek senindir ne de olsa
Gelmeyecek Sensin

- Fatih Çelik / Suskunluklar yetmez mi? -

24 Eylül 2009 Perşembe

Eksik bir şey mi var?




Evden bir yere gitmek üzere çıktığınızda... bir şeylerin eksikliğini hissettiğinizde... sağınızı solunuzu, cebinizi, çantanızı kontrol ettiğinizde... hiç bir şeyin eksik olmadığını farkettiğinizde... ama hala bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğinizde... ne yaparsınız?

Yolunuza devam edersiniz, değil mi? Ama bir daha o eve dönme şansınız yoksa ve eksikliğini hissettiğiniz şeyin ne olduğunu asla öğrenemeyecek, dönemeyecekseniz... o evi hep o eksikliğini hissettiğiniz bilinmezlikle anımsamaz mısınız?

Eksik bir şey mi var hayatımda...