Çok çalışmak istiyorum ama bir taraftan da çok fena rehavete kapıldım gidiyorum. Geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları hesabı, çok pis kışa bileniyorum. Şöyle kafayı gömüp 2 günde bir web2.0 uygulaması yazabilirim bu gazla o derece yani. Hem yavaş yavaş alt yapılarını da hazırlıyorum, şöyle üç beş tane site açayım aynı kod farklı arayüzle, bir kaç İngilizce bir kaç Türkçe. Nolcak abicim taş atıp da kolum mu yoruluyo, sonra en çok tutana yüklenirim. Denemekten kime zarar gelmiş. Bak yaş da aldı başını gidiyo, sonra demezler mi "efendi efendi kalk iki dakka bilgisayar başından da çocuklara göz kulak ol", hazır bekarken ve melül melül bakarken bir şeyler yapmalı.
Şaka bir yana Türkiyede artık dünya çapında işler yapılmalı. Bilgi birikimi varken vizyon kazanmanın yolları aranmalı. Üniversitelerimiz piyasaya programcı (coder) yetiştirmek yerine yaratıcılığı ön plana çıkarmalı, farklı düşünenleri yargılamayı bırakmalı. Zaten ileride bilgisayar mühendisliği nasılsa inşaat işçisinin çağdaş haline bürünecek ve üniversiteler (afedersiniz) amele pazarına dönecek. Bu döngüyü kırmanın yolu salt programcılıktan vizyon sahipliğine uzanmalı.
Gerçekleşmesi zor bir şey söylediğimin farkındayım, hatta gerçekleşmeyeceğini de az buçuk kestiriyorum, öyleyse ne yapmalı, gemisini kurtaran kaptan olmalı.
Ey girişimciler, eteğinizde ufak tefek ne kadar taş [yani fikir] varsa dökün ortaya, sonra "şerefsizim benim aklıma gelmişti" diye yanmayın.
Gezdiğiniz sitelerde detaylara yoğunlaşın. Eski trend koskoca bir web sitesi [Kominitesi, forumu, mesajlaşması, arkadaşlığı, satışı, alışı olanlar] yapmakken artık bu koca sitelerin küçük parçalarından [Sadece statü, durum güncelleme, sadece arkadaşlık, sadece forum, vs...] bir site yapmaya doğru gidiyor. İyi gözlenmeli, internet kullanıcısının nabzı tutulmalı [en azından etrafınızdaki kişilerden] ve taşı gediğine olmasa da bir yerlerine oturtmalı. Hayda bre, kim tutar bizi...
ulusa sesleniş :)
YanıtlaSilbi gaza gelsek dünyayı fethedecez yine de, şu üşengeçlik olmasa :)
YanıtlaSil