23 Haziran 2009 Salı

Uçurum

Ne bir iz kaldı senden
ne de bir ses.
İspat edemem varlığını önce kendime,
Yok da diyememki meçhule kızar gibi.
Sadece inanmak kalır geriye.
Tanrıya inanmak gibi, cennete, cehenneme.

Susmak hiç bir şeye çare değil.
Gözleri dağlamak kör etmiyor insanı.
Saklanmak, gizlenmek de değilmiş öğrendim.
Kar etmiyormuş sevmek,
denizin, balığı sevmemesi gibi.

İnanmak,
gözün gördüğünü, kulağın duyduğunu
İnandığın şeye yormak mıdır?
Yoksa bütün gerçekleri yok sayıp
bir düşe bağlanmak mıdır?
Ya da haklı olduğunu göstermek için
uğrunda savaşmak mıdır?

Sevmek ilahi bir kudretin verdiği hak idi.
Sevilmek hiç bir kudretin müdahil olmadığı mükafat idi.
İnanç ise bir köprü bu ikisi arasında.
Sessizliğin uçurum o köprünün altında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder