21 Temmuz 2010 Çarşamba

Neden susar insan? / Meğer


ben ne çok hata yapmışım meğer
gözüm kapalı bakmışım meğer
yıllar geçmiş ben saymışım meğer
dostum sanıp aldanmışım meğer

yıllarca sürer sanmışım meğer
boşa kalbimi açmışım meğer
vakit kaybıydı diyemem ama
sen hiç dostum olmamışsın meğer

olsun varsın pişman değilim
biraz üzüldüm hepsi bu

ağlamam artık gidenlere
ağlamam artık bitenlere
ağlamam artık üzenlere
ihanet edenlere

ben ne çok hata yapmışım meğer
seni yokken var saymışım meğer
yollar gitmiş ben kalmışım meğer
aşkım deyip hapsolmuşum meğer

bir ömür sürer sanmışım meğer
ben boşa kürek çekmişim meğer
vakit kaybıydı diyemem ama
senden çoktan vazgeçmişim meğer



Şarkının sözleri kadar klibi de inceden dokunuyor insana. Sessizlik... her şeyi ardına gizlediğimiz, içimizde gitgide kalınlaşan hislerimiz ile ruhumuz arasına ördüğümüz duvarı sıvadığımız suskunluk... Neden susar insan? Kırmamak, kırılmamak için midir? Yoksa  susarak olanları yok sayabileceğini düşündüğü için midir? Olmazı olduramayacağı baskısı mı susturur? Olabilecekleri oldurmamaktaki başarı mı susturur yoksa? Bir köşeye sinmek, ortaya çıkıp yaralanmaktan daha az acı verdiğinden olabilir mi? Ezmemek için ezilmek de neden olabilir pek tabi. Duyulan saygının ve sevginin istismarını da es geçmemek gerek. Minnet duygusunun o ezici ağırlığı suskunluğa neden sayılabilir mi? Sevdiğiniz, saydığınız birinden hiç beklemediğiniz bir hareket ve şaşkınlık susturabilir mi?

Susmak yıpratır insanı, sustukça akıl oyun oynamaya başlar, sen sustukça zihninde duyduğun sesler çoğalır, kendini duyamaz olursun. Eğer hayatının geri kalanını sırf sustuğun için pişmanlıkla geçireceksen, susma! Bırak pişmanlığın sesinin yüksekliğinden olsun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder