İnsanın hayatında en az bir tane pot kıran ve sözünü esirgemeyen dostu vardır ve zaman zaman düşünmeden pat diye kötü haberi verir. Kafka da öyle patavatsız ve sözünü esirgemeyen bir yazar anlaşılan. Kitabın ilk cümlesi:
"Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."
Kendimi bir yazar olarak hayal ediyorum, ilk cümle çok mühim, ne anlatabilirim? Belki olayların geçeceği mekanın tasviri ile başlamalı söze, havadan, sudan, mevsimden bahsetmeli belki, öyle ya konuya hemen girip okuyucuyu sıkmaya, hikayeyi zora sokmaya gerek var mı? Asıl ağır ve temel mevzular gelişme bölümünde olmalı, ki okuyucu takip edebilsin konuyu. Hımmm, mantıklı. İllaki bir giriş, gelişme, sonuç sıralaması olacak, hikaye dediğin böyle olmalı.
Bir de Kafka'yı bu kitabı yazarken hayal ediyorum. Daha doğrusu edemiyorum :/ ilk cümlenin yıkıcı, son cümlenin bu kadar kayıtsız olmasını izah edemiyorum. O zaman bakış açısını değiştirmek gerek. Neydi elimizdeki klasik öykü sıralaması? Giriş, Gelişme, Sonuç. Eğer ilk cümle Giriş ve son cümle Sonuç bölümü ise geri kalan her şey Gelişme bölümü oluyor. Evet, başlangıç ve bitiş bu kadar net aslında, kitap sadece Gelişme bölümünden ibaret. Ve Gregor Samsa ne kadar ana karakter olarak görünse de, gelişmeye ve ana fikri vermeye yönelik ortaya konulan bir malzemeden, sahneden ibaret. O zaman hikayede anlatılan da geri kalan her şey olmalı, yani Dönüşüm, Samsa'nın bir böceğe dönüşmesinden öte bir şey, Samsa'nın dışındaki her şeyin dönüşümü demek oluyor.
Hikayede "Böceğe dönüşmek" olarak bahsi geçen şey bir sembol, bir imge. Buna mühendislik yaklaşımı ile X dersek bir tek hikayeden N tane farklı hikaye okuyor durumuna gelebiliriz. Misal, Samsa'nın ciddi bir kaza geçirip yatalak bir hastalığa yakalandığını düşünün ve X kısmına "Yatalak hasta"yı koyun, geri kalan hikayede ufak tefek rütuşlarla aynı ana hatları rahatlıkla tekrarlayabilirsiniz. Çünkü dönüşüm, ailenin, içerisinde bulunan bir bireyinin dönüşümünü kabul edememesinden ibaret. Bana Balzac'ın "İnsanlık Komedyası"ndan bir parça gibi göründü bu hikaye.
Her romanın bağlantılı olduğu, en azından ilham aldığı bir gerçek yaşam öyküsü vardır. Bu roman için de kimisi Kafka'nın babasının bir mektubunda "Sen bir boceksin, parazitsin ailenin sirtinda" demesine bağlıyor, diğer çoğunluk ise Kafka'nın aslında "Sanayi Devrimi"ne göndermede bulunduğu için böyle bir kitap yazdığı görüşünde. Her ikisinin de doğruluk payı olabilir. "Sanayi Devrimi" kitabın ilk sayfalarını ve son sayfasını okuyanlar için daha mantıklı görünüyor. Hele ki ilk böceğe dönüşme aşamasında Samsa'nın işi düşünüp, ne olacağını, patronunun nasıl tepki vereceğini düşünmesi en sağlam delil olsa gerek. Ancak Dönüşüm'de Kafka bir başkasından daha çok kendini tasvir etmiş ve babasına kendisini kabul ettirememesini edebi bir yolla anlatmıştır. Hatta "Yargı" adlı kitabında bu etkinin daha belirgin olduğu söylenir. "Babaya mektup" ile baba-oğul ilişkisini sorgulamayı sürdürmüştür.
Kitabın en ilginç yanı aile bireylerinin Samsa'nın bir böceğe dönüşmesini yadırgamamış olmaları. İnsan bir şok olur, değil mi? Aile, sadece görmezden gelme ve iğrenme hissine sahip oysa, sorgulamıyor, sahiplenmiyor ya da veryansın etmiyor olanlar karşısında.
Uzun zamandır tasvir gücü bu denli yüksek bir kitap okumamıştım. Sıkmayan ve net olmaya çalışan, okuduğunuz her satırı hayal gücünüzde canlandırmanıza fırsat veren bir yazım dili var. Çok sayfalı romanlardan korkanlar için de tam bir ilaç, toplamda 80 sayfa.
Kafka, zamanında bu kitabı basmak isteyenlerden özellikle kitap kapağında böcek göstermemelerini ister, bu kitapta anlatılanın böcekten öte bir şey olduğunu söylermiş.
Kafka ölmeden önce dostu Max Brod'a, bütün eserlerini yakmasını söylemiş. Ben de kitabın ön sözünde olan cümle ile yazımı tamamlıyorum:
Max Brod'a...
Kafka'nın vasiyeti hilafına,
bu büyük yapıtları yakmayarak
bize ve insanlığa kazandırdığı için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder