20 Haziran 2009 Cumartesi

Akşam olsa da yatsam

Bugün Cumartesi, yapacak çok fazla işim var ama aylaklık ediyorum sabahtan beridir. Friendfeed'den başlıyorum tura o blog senin bu blog benim okuyorum. Bu gezintiler esnasında fery'nin blogunda bir parçaya rastladım, Gökhan Türkmenin "Büyük İnsan" klibine. Çok hoşuma gitti, öteden beridir farkına varıyordum aslında, ben hikayesi olan, bir şeyler anlatan şarkıları daha çok seviyorum. Dinlemeyenler için gelsin:



Bekir Coşkun'a uğradım daha sonra. Diyorduki:

Kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde ’yetim-öksüz’ kalan çok olur.

Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...

Çekmecenin dibinde artık kimsesizdir eski tarak.

Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.

Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.

Sık sık boynunu büker ’sarıkız’.

Teki kalmış o eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.

Balkon artık sessizdir.

Koridor kimsesiz.

Bir kadın gittiğinde...

Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...

Bir anne gider...

Bir dost...

Bir arkadaş...

Bir sevgili...

Ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde..

...Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.

Kapı eşiğindeki ’Dikkat et...’ler duyulmaz, annesi gitmiştir ’geç kalma...’nın.

Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.

Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde pek çok ’yetim’ bırakmıştır arkasında...


Tadım çekirdek aldım 1 liralıklardan var ya ondan işte. Çıt çıt çıt geziyorum blogları. Bir taraftan da eski zamanlar geldi aklıma. Turkcell'e RSS ile ilgili bir proje götürmeyi düşünmüştük bundan 3-4 yıl önce, blogun ne demek olduğunu da o zaman öğrenmiştim. Ama tabi yaygın değildi, hatta örnekler azdı (En azından Türkiye'de) şimdi ne kadar çok kullanan var. Ne kadar çok eli kalem tutan, sözcükleri kullanmasını bilen, yetenekli arkadaşlar varmış. Keyifle takip ediyorum kendilerini.

Daha blog turum bitmediği için gün içerisinde bu yazıya ek yaparım herhalde :)
Dışarısı ne güzel oysa yaaa... ama arkadaşların hep işi var ben de güneşin alnında tek başıma dolaşmak istemiyorum. Biraz daha sıkılırsam gidip sahilde çay içeyim bari ya da sinemaya gideyim. Öyle işte sayın okuyucu, güzel bir günde evde tıkılıp kaldık. Akşam olsa da yatsam :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder